Abdülmecid Döneminde Yapılan Yeniliklerin Devamı
• İlk defa telgrafın kullanılması (1847) Sarayın içinde deneniyor.
• Gerçek anlamda telgraf yine 1855 Kırım Harbinde askeri amaçlı olarak kullanılmıştır.
İstanbul – Edirne – Şumnu arasında ingilizler tarafından döşenmiştir. Daha sonra ülkenin
diğer yerlerine dağılmıştır. Telgraf son derece çağdaş, devlet ve toplum iletişimi
açısından da çok önemli bir gelişmedir.
• Halk telgrafı 1860 da başlayan postahanelerin telgraf hizmetinden faydalanarak kullandı.
• Galatasaray karşısındaki postahane ilk açılan postahanedir, oradan Ankara doğru
uzamıştır.
• 1844 yılında kadınların da sayıldığı bir nüfus sayımı yapıldı. 4 milyon gayri Müslim ve
buna yakın kadın sayıldı. 30 milyona yakın bir Osmanlı nüfusu vardı.
• Halka ilk defa kimlik ( nüfus cüzdanı ) verildi. İstanbul , İznik, Selanikken başlanarak...
• Erkekler feslerinin içinde sakladığından kafa kağıdı denir. 20.yy başlarına kadar bu
belgeler dağıtıldı. Asayiş bakımından kimlikler önemliydi.
• Köle ticareti yasaklandı. Saray bile kaçak yollardan cariye getirmeye çalıştı. 20.yy
gelmeden kölelik ortadan kalktı.
• Abdülmecid yurt içi gezilerine çıktı. Girit adasına gitti. Rumenliye geziler yaptı. Oğlu ve
kızının ellerinden tutarak halk arasında gezdirdi. Halkın görmesini sağlayarak, en
azından İstanbul’daki babaların çocuklarına olan davranışlarının değişmesini sağladı.
Halk arasında ve medyada bu hareketleri şaşkınlık yarattı.
• İngilizlerin verdiği balolarda Türklerin dans ettiği , İngiliz kaynaklarından öğrenilmiştir.
Bu da takdir ve hayret yaratmıştır.
• İktisat alanında da yenilikler yapılmıştır.
• 1844 -->> Tashih - i Ayar (Paranın ayarının düzeltilmesi), tağşişler o kadar çok
yapılmıştı ki düzeltilmesi gerekiyordu.
• 1 gram gümüş para birimi olsun dendi.
• 1 kuruş (gurup) ---- >>> gresse (İtalyancıdan)
• 100 kuruş = Lira ---->>>> lire (İtalyancıdan)
• 40 para = 1 kuruş yerine gediyordu. Böylece ana sakla oluşturulmuş oldu.
• Madeni para basmak zordu, kağıt para basmak zorunda kalındı. Karşılıksızlığı
orda tadan kaldırmak üzere düşünüldü
• 1847 – Kaime (Para değil ama yerine geçen yani Kaim) halk tarafından gayeme
olarak adlandırıldı.
• Masraflar arttıkça basılan kağıt para artıyor. Adı vergi olmayan fakat anlamlı bir
uygulama geliyor. Damga Pulu vergi olmadığı halde halkı soyan bir uygulamadır.
• Kırım harbi sonrasında İngiltere’den 1854' ten 1865' e kadar sürekli dış borç alındı.
Siyasetin zaten bağlı olan Osm., iktisadi olarak da kendi başına karar veremez hale
geliyor. 1881 Duyun -i Umumiye ye kadar da bu hal devam ediyor.
• Bugünkü İstanbul Üniversitesi, Osmanlı Bursalarını tahsil eden İngiltere ve
Fransızların kaldığı binaydı.
• Ülkeye idari olarak Fransa'ya aynen benzeyen bir sistem geliyor.
Vilayet – İl – Kaza – Nahiye – Karye (Bu bölümleme nüfusla olurdu.)
• Vilayet – Vali
• İl – Mutasarrıf
• Kaza (ilçe)
• Nahiye -> Bucak (1830) – Bucak müdürü(devlet tarafından atanırdı) -> Belde (1930) –
Belediye başkanı
• İl ile kaza arasında liva adı verilen doğrudan merkeze bağlı beylerbeyi gibi bir oluşum
da vardı.
Tanzimat Döneminde Meclisler (1830'dan başlar)
II.Mahmut zamanından, saltanatın kaldırılmasına kadar Sadrazam “mühür” ü taşırdı.
Padişah eğer sadrazamı görevden almak isterse müdürü elinden alırdı, padişahtan sonra en yetkili
kişi Sadrazamdı.
1832 D â r-ı Şura-yi B âbı âli (1838 – 1839)
Osmanlı devletinin ilk meclisidir. Meclis oturulan yer demektir. Buradaki meclis kurul,
komisyon anlamındadır. Dâr yer anlamında, Şura toplanmak anlamında, Bâbıâli (Büyük kapı)
sadrazamlık anlamında (Top kapı Sarayı Cağa loğlu bölgesi) kullanılmıştır.
Sultanahmet istasyonunun arkası Osm bürokrasisinin merkeziydi. (Zamanında...)
Bu meclisin görevi; iç işleri, dış işleri, maliye gibi tüm konularda görüşmeler yapıp konu ve
kararları kendi üzerinde yer alan bir başka meclise gönderirdi. (MVAA – Meclis-i Vaha-yi Ahkâm-ı
Adliye)
Meclis-i V âlâ-yi Ahkâm-ı Adliye (MVAA)
• İlk defa Osmanlı devletinde bir danışma ve fikir sunma meclisidir.
• Yavaşça padişah ve sadrazam yetkilerinin bu tarz meclislere dağıtılması çok önemlidir.
Meclis-i Ali-i Umumi (1838)
1876 da meşrutiyet ilan edilene kadar devam etmiştir.
MVAA + MHV (Meclis-i Hars-ı Vükela) + Bir kısım bürokratlardan oluşan üst meclistir.
Sadrazamın başkanlık ettiği bu meclis MVAA'nın aldığı karar ve taslakları görüşüp son halini
verdikten sonra padişahın onayına sunardı. En son onay merciciydi. (Padişah öncesi).
Meclis-i Hars-ı Vükela
Padişaha ait Vekiller, Vekiller meclisi, Bakanlar Kurulu.
Divanın yeni halidir.(1838 – 1952(Osmanlının sonu)). Başında Sadrazam bulunurdu.
Ülkenin bütün kurumları arasında koordinasyon ve organizasyonu sağlardı. Bugünkü bakanlar
kurulu gibidir.
Sadrazam + Şeyhülislam (1 kasım 1022 'ye kadar)+ Ser Asker (Milli Savunma Bakanı ve
Genel Kurmay Başkanı ~ Harbiye Nazırı)+ Maliye Nazırı + Dahiliye – Hariciye Bakanları + Ticaret
Nazırı + Adliye + Evkaf (vakıflar)
• Çok önemli modern çağdaş ve iti işleyen bir kurum.
Meclis-i V âlâ-yi Ahkâm-ı Adliye (MVAA) 1838
Yüksek Adli Kararlar Meclisi. İlerde ilan edilecek olan Tanzimat'ın iyi işleyebilmesi için
gerekli kanun, yönetmelik ve tüzükleri çıkartmakla görevliydi. Buradan Tanzimat'ın geleceğinin
belli olduğunu anlıyoruz.
Meclis-i Vale, bugünkü TBMM gibidir. Kanun, yönetmelik, tüzük hazırlar. Meclisi-i Ali-i
Umumi nine bir altında bulunurdu. MAU burada hazırlanan kanunları onaylardı. Meclisi Vale hem
kanun yapar, hem de kanunların uygulanıp uygulanmadığını teftiş ve takip ederdi.
MVAA 1854'te iki ye ayrıldı:
1) Meclisi-i Ali-i Tanzimat (Yüksek Tanzimat Meclisi)
2) MVAA
Neden ikiye ayrıldı ?
• İş yükü verimli çalışmayı azaltıyordu, bu da değer kaybetmesine sebep oldu.
• Osmanlı bürokratikleştikçe bürokratlar arttı, bu yeni bürokrat sınıfına yeni görevler ve yeni
sıfatlar verilmeye çalışılarak bürokratikleşirdi. Meclisi Talimat , Meclisi Vale 'nen yasama
işlerini aldı.
Kimler üye olabilirdi ?
Yabancı ülkelerde bu işlerin (bürokrasi) nasıl işlediğini bilmek ve takip edecek kadar
yabancı dil (Lisan-ı Ecnebi [Fransızca]) bilmek.
Kalan MVAA ise adliye ile ilgili kısımla ilgilenmeye devam etti. Böylece güçler ayrılığı
ilkesi yavaş yavaş yerleşmeye başlıyor. ** Çok önemli bir adımdır. (Yasama – Yargı 1861'de
yeniden birleştiler, ileride göreceğiz.)
Meclis-i Maarif-i Umumiye
Genel Yönetim Meclisidir.
II.Mahduttan itibaren eğitim kız erkek herkese mecbur kılındı. Daha çok erkekleri
ilgilendirirdi.
Ustaların çocukları çalıştırması için ilkokul şahadetnamesi (diploması) gerekiyordu. O
zaman öğretmen ve öğrenci ustaya gidip “ben şahadet ederim ki bu çocuk okulunu bitirdi” tarzında
bir açıklama yapıyordu.
İlk rüştiyeler II.Mahmut zamanında açılmıştı. Bu rüştiyeleri daha iyi bir eğitim seviyesine
taşımak için, Meclis-i Muvakkat-i Maarif kuruldu. (Muvakkat = Geçici (zamandan gelir)).
Daha sonra tüm eski okulları ıslah, yenileri daha verimli yapmak için 1846'da Meclis-i
Maarif-i Umumiye oluşturuldu. Eğitim yavaş yavaş şeyhülislamdan alınıp yepyeni meclise
veriliyor, din dışı eğitimlerin görüldüğü ve laikleştiği görülüyor.
• Bu meclisin diğer etkisi
Reformların devamı için yeni gelen nesillerin (Tanzimat bürokratlarının isteğiyle) bu
sürekliliğiyle katılması ve ona göre yetiştirilmesine sebep oldu.
Mekatib-i Umumiye Nezareti
Mektepler Genel müdürlüğü
Bir çok yeni okul açılmıştı. Bunların artışıyla (rüştiyeler), ilkokullar açılmaya başlandı.
Mahalle mektebi – Sıyan Mektebi
Mektebe-i İbtadi (modern anlamda ilkokul)
Tüm okullar bu nezarete bağlandı. Okulların sayısı artınca öğretmen sıkıntısı arttı. Çağdaş
yetişmiş öğretmen okulları açıldı.
Darülmuallimin (Erkek öğretmen Okulu)
15 – 18 yaş arasındadır. İlkokul, ortaokullara öğretmen yetiştiren modern eğitim kurumlarıdır. İlk ve
ortaokullardan sonra lise karşıtı olan İdadi leb yapıldı. Bunlara öğretmen yetiştirmek için ise;
Darülmuallimin-i Ali – Yüksek erkek öğretmen okulu
18 – 21 yaş arasındadır. Lise öğretmeni yetiştirir.
Kız rüştiyeleri açılmıştı, onlar için öğretmen yetiştiren okul olarak;
Darülmuallimat açıldı. 1870 ta başında bir kadın yönetici olarak Fatma Zehra bulundu, son
derece çağdaş bir hareketti.
Her iki okul da 3 Mart 1924 ile beraber isimlerini, Yüksek Erkek ve Yüksek Kız Muallim
Mektebi olarak değiştirdi. Daha sonra 3 yıllık eğitim enstitüsü oldular, yoktan sonra ise Eğitim
Fakültesi haline geldiler.
Encümen-i Danış (Yok + TÜBİTAK + Tuba Karışımı)
40 kişilik bir kuruldu. Kimler üye ?
Bir bilim dalında kendisini ispat etmiş olmak ve 1 Avrupa dilini ileri derecede kullanmak. İmtihanla
bir yabancı metni Türkçüye çevirmesi beklenirdi. Danışma - Fikir alma - İstişare meclisidir.
Yüksek öğrenimde kullanılacak olan ders kitaplarının yazdırılması veya tercüme edilmesi
işini yaparlardı. Yüksek öğrenim ders planlarının hazırlanması ve ders içeriklerinin ders
programlarının hazırlanması, geniş halk kitlelerinin anlayacağı şekilde eğitim kitapları
yazdırılması...
11 sene dayanabilmiştir. Alanında (Yüksek Öğrenim) öncüdür.
Meclis-i Muhtelit-i Maarif (Karma Eğitim Meclisi)
Tanzimat sonrası tüm din ve mezheplere kendi okullarını kurma hakkı verildi. Bütün bu
okulların öğretim yöntemlerini belirlemek için kuruldu. İşleyiş ve takibini belirledi, ismi farklı tip
okulların hepsi anlamında Karma.
Her cemaat kendi dilinde eğitim yapacak ve hükümet hiçbir şekilde ilkokul ders programına
karışmayacak ilkokul sonrası eğitim dili Türkçe olması zorunluydu.
Maarif-i Umumiye Nezareti (Eğitim Bakanlığı)
Devlet katında eğitim temsil edilmeye başlandı. Bütün azınlık okulları da bu bakanlık
çatısına alındı. Medrese hariç diğerlerini kontrol altında tuttu. Medreseler fonksiyonlarını
kaybetmeye başladılar. Çağdaş okullar işlevsel oldu.
Ebe Mektebi
Fena-i Viladi (Doğum Bilimi) Fena-i Kıtale (Doğurtma Bilimi)
Halk yanaşmayınca , maketler ile çalışılmıştır. 26 ebe 10 Müslüman 16 gayrı Müslim ile ilk
defa ebeler yetişti ve sayısını arttırdı. Ölümlerin düşmesinde büyük bir etkisi olmuştur.
1870 lebden sonra okuma şartı istendi, 2 yıllık oldu. 19.yy sonunda Gül hanede Vilayet hane
(Doğum evi) açıldı. Tevhidi Tedrisat sonrasında İstanbul Ebe Mektebi adını aldı. 1930 lalda orta
okul sayıldı ve diğer illerde de açılmaya başlandı. Sağlık meslek liseleri içinde varlığını sürdürmeye
devam etti.
TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839)
II.Mahmut ölünce, Abdülmecid düştü. Gülhane Hattı-ı Hümayunu, Türk modernleşmesinin
devlet üzerinden başlangıcı olarak kabul edilebilir. İçinde çok önemli birçok niyet ve değişim
vardır.
Devletin 150 yıldır, çok kötü durumlara düştüğünü (Karlofça'ya denk düşer) resmi ağızdan
geri kaldığını itiraf etmektedir. Kesin anlamda modernleşeceğimizin itirafıdır.
• Yeni kurallar konulacak olduğunun haberi verilir.
• Müslim - Gayri Müslim farkı olmaksızın tüm vatandaşlar can ve mal emniyeti bakımından
devletin ve padişahın güvencesi altında olacaktır.
• Yargılama açık olacak (Aleni), herkesin görme hakkı olacak
• Vergiler adil bir şekilde toplanacak (ama hiçbir zaman olmamıştır)
• Erkekler için askerlik 4 sene zorunlu hale getirildi.
• Tanzimat kurallarına uyacağına dair Padişah söz verdi.
• Rüşvet ortadan kaldırılacak (bu da yapılamamıştır.)
• Padişah mahkeme kararı olmadan kimseyi öldürtemeyecekti.
• Tanzifata kadar Müsadere yapılıyordu, yani kişinin mallarına el koyuluyordu. Mahkeme
kararı ile bile suç işleyen kişinin maço elinden alınamayacaktı. (Ceza çekilecekti) |